Pişmanlık



"Bekle!"

Uçurumun kenarında durmuş ve rüzgarın serin esintisi etraflarını sarmışken iki kişinin etrafındaki hava kelimelerle anlaşılmayacak kadar karmaşıktı.

Affedilmek için yalvaran bir erkek ve onun söylediği her kelimeyi kulak arkası yapan bir kadın.

Kadının uzun siyah saçları vardı. Beyaz, ince bir gömlek giymişti. Gözlerinde kalın çerçeveli bir gözlük vardı. Adamı göremezden gelerek uçuruma doğru eğildi.

Aşağıya baktığında ince bir mavi çizgi görebiliyordu. Yukarıdan ince bir çizgi gibi gözüken nehrin genişliği normalde 100 metreyi geçiyordu. Bu ölçülemeye bakılırsa bulundukları konumun gerçekten de çok yüksek olduğu şüphe geçirmezdi.

Kadın arkasını uçuruma vererek adama doğru döndü.

"Sadece bir soruma cevap ver."

Kadının sesi sakince akan su gibiydi. Sesinde duygu bulunmamasına rağmen teslimiyet ve ümitsizlik ince tınısını koruyordu.

Adam kadının onunla konuşmasından cesaretle kadına yaklaşmaya yeltendi.

Kadının bakışları bir anda sertleşti.

"Yaklaşma."

Adam, kazandığı cesareti  saniyeler içinde tekrar kaybetti. 

"Sevgilim... Olanların bir yanlış anlaşılma olduğunu biliyorsun. Onun gibi bir kızla aramda bir şey geçmesi zaten imkansızdı."

Kadının çatık kaşları iyice sertleşmeye başladığında adamın sesi yavaşça sönmeye başladı. En sonunda sessizliğe gömülüp kadının sorusunu bekledi.

"İçinden hiç bunu yapmamalıyım diye geçirdin mi?"

Adam, kadının sorusunu anlayamadı.

"Neden pişman olacağım bir şeyi yapayım ki? Seni sevdiğime hiç pişman olmadım."

Adam kendinden emin konuşuyor gibiydi, ancak kelimelerinin arasındaki sırları kadın çoktan biliyordu. 

Kaybettiği güveni tekrar kazanmak için son girişimi yine başarısız olmuştu.

Sevdiği adam gözlerinin içine bakarak defalarca yalan söylemişti. Şimdi de aynısını yapıyordu. Kadın bundan gerçekten sıkılmıştı.

Adama arkasını dönerek uçurumun kenarında esen rüzgarla yüzleşti. Tazeleyici ve arındırıcı bir rüzgardı.

Adam, kadının yanlış bir karara varıp geri dönülmeyecek bir yola gireceğinden korkuyordu.

Sinsice arkadan yaklaşarak kadını kendine doğru çekmeyi planladı.

Ancak kadın onun niyetinin farkındaydı, hatta yapmasını istediği şeyi yapıyordu.

Adam arkadan yaklaştı ve kadının beline doğru bir hamle yaptı. Ancak kadın bir kaplan kadar çevikti. Onun hamlesinden kaçınıp adamın boynunun arkasına sertçe vurdu.

Adam dengesini kaybederek uçurumdan aşağıya düşmeye başladı.

Sadece saniyeler önce üzgün bir suratla arkasında duran adam, şimdi şaşkın bir suratla uçurumda süzülüyordu. 

Kadın ona acımasız ve soğuk gözlerle baktı.

"Bu son şansındı."

Kadın uçuruma arkasını dönerek ayrıldı. 

Rüzgar daha sert esmeye başlamıştı. Havada bir yağmur kokusu vardı. Bulutsuz gökyüzü masmaviydi. Güzel bir ilkbahar günü sayılabilirdi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİS Anatomisi

Oyun Tavsiyesi - Undertale

Kitap Tavsiyesi - Kızıl Veba