Znolensfolens

  Puan: 9/10 Tür: Aksiyon, Seinen, Dram, Macera, Fantezi Yazar:  Okubashi Mutsumi(sanatçı),  Yanagino Kanata(yazar) Tanıtım: William ölüler şehrindeki tek insandır. Çağdaş dönem Japonya'sında işe yarar bir şey yapmayı beceremediği eski hayatının belirsiz anılarıyla doğar, bu sefer hayatını yaşamaya ve aynı hataları tekrarlamamaya kararlıdır. Ama bu tam olarak ne demek? Bir grup ölümsüz tarafından yetiştirilen William kendisini bu şehire getiren şartların ne olduğunu keşfetmelidir. Bu kişiler sadece var olmanın değil aynı zamanda dolu bir hayat sürmenin de anlamıdırlar. Benim Görüşüm: En sevidiğim türlerden birinin bu tür olduğunu söylemek isterim. Özellikle büyümeyi anlatan hikayeler yüreğime en çok dokunan hikayelerdir. William'ın büyüyüşünü ve hayatını izlemek okuyucuya daha önce hissetmeyi duygularu yaşatacak ve yepyeni bir hikayeyle kalbiniz değişecektir. Herkese okumasını önerebileceğim bir seri. İlk iki cildin çok iyi olduğunu düşünmüyorum ancak son iki cilt kesinlikle mü

  Puan: 10\10 Tür:  Dram, Spor, Komedi Stüdyo:  Production I.G Tanıtım: Liseden eski bir elit koşucu olan Kakeru yemek çaldığı için kovalanmaktadır. Yine başka bir koşucu olan Kansei Üniversitesi'nden Haiji tarafından kurtarılır. Haiji, Kakeru'yu Japonya'nın en prestijli üniversite yarışlarından biri olan Hakone Ekiden Maratonu'na birlikte katılmak istediği diğer sakinlerin bulunduğu "Chikuseisou" denilen eski bir apartmanda yaşamaya ikna etmeye çalışır. Kakeru daha sonra Haiji ve kendisinden hariç diğer apartman sakinlerinin tamamen amatör olduğunun farkına varır. Benim Görüşüm: 2018'in sonbahar sezonunda çıkan bu animenin ilk bölümünü büyük bir heyecanla izlemiştim. Animasyonu ve anlatımı iyi bulsam da bu kadar erkekle animenin yeteri kadar iyi olamayacağını düşünüp bırakmıştım. Hatta "testestoran animesi" diye dalga geçmiştim. Geçenlerde tekrar karşıma çıktı ve bu sefer benim de yapabileceğim bir spor olduğundan azmimi arttırması için izlemeye

Böyle bir içerik hazırlarken ilk başta şu soruyu sorarak başlamalıyım: Ölçüm nedir? İnternette kısa bir araştırma yaparsanız şu tanımı kolaylıkla bulabilirsiniz. "Bilinmeyen bir büyüklüğün aynı türden olan, ancak bilinen bir büyüklükle kıyaslanmasına denir." Burada önemli olan ve belirtilmesi gerek şey ölçümün bir kıyaslama olmasıdır. İnsanlar geçmişten günümüze kadar her şeyi karşılaştırarak ellerindeki şeyin değerini belirlemek istemiştir. Hayal edin. Ay'da elinize ilk defa gördüğünüz bir eşyayı alıyorsunuz. Size bir tartı veriyorlar ve kullandığınız ölçü birimini de ilk defa görüyorsunuz. Yaptığınız ölçüm sonucu elinizdeki şeyin kütlesini hesaplayabilirsiniz. Ancak ilk defa karşılaştığınız bu durumlar sebebiyle elinizdeki şeyin hafif mi yoksa ağır mı sayıldığına dair bir görüş söyleyemezsiniz. Çünkü karşılaştırabileceğiniz başka hiçbir şey yoktur. Sadece bu da değil. Enerji ile kütle arasında E=mc2 gibi bir eşitlik olduğunu bildiğimiz için özellikle mühendislik ve uzay

  Son zamanlarda hem komiteme yardımcı olsun diye hem de merakımdan dolayı bir mikrobiyoloji textbooku okuyorum. Bugün okuduğum bölüm beni gerçekten derin düşüncelere daldırdı. Son 40 yılda yeni çıkan hastalıkları tartışıyordu. Hepsinin benzer bir özelliği olduğu için içimde büyüyen öfke bu yazıyı yazmama neden oldu. İlk önce örnek vererek başlayacağım bu yazıda sonuç bölümünde yazdığım tüm hastalıkların benzer özelliğini bulabilirsiniz. 1- SARS (Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Sendromu) Misk kedisi ve rakun köpeklerinden bulaşan bu hastalık Çinde açık gıda marketlerinde ortaya çıkmıştır. T hücrelerinin de etkilendiği lenfopeni ile seyreden alt solunum yolu hastalığına neden olur. 2- Marburg Kanamalı Ateş 1967 yılında enfekte maymun ithalatından sonra Almanya ve eski Yugoslavya'da görülmüştür. Hastalığın insanlara nasıl bulaştığı bilinmemektedir ancak bu konu tahmin yürütmek oldukça kolaydır. Belirtileri sıtmaya ve tifoya benzer. 3- Kuru Hastalığı  1920'de ilk kez Yeni Gine

  Tıp fakültesinin 3. döneminin ilk komitesi Topluğ Sağlığı Komitesi'dir. Enfeksiyon hastalıklarının patolojisi, mikrobiyolojisi ve halk sağlığı temellerini öğreniriz. Geçen sene de Tıp Etiği dersi görmemize rağmen bu komite toplam 10 saatlik bir ders olarak bu dersi tekrar görüyoruz. Seneye kliniğe geçecek bir stajer doktor adayı olarak bizi yüzleşebileceğmiz sorunlar için hazırlıyor. Daima etik olarak kararsız kalacağımız, seçim yapmamız gerekeceği anlar olacaktır. Oyunlardaki gibi hata yaptığında geri yükleme şansı olmadığı için dikkatli olmanın yanı sıra pişman olmayacağımız seçimleri yapmak da önemli. Tıbbi malzeme ve ekipmanların eşit paylaştırma işi bir hekimin işi olduğu için elindeki sınırlı malzemeye uygun ve ihtiyacı olan için kullanması, bunun sonucunda hekimin verdiği kararı hastalar anlayışlı ve hoşgörülü olarak kabul etmesi gerekir. Hocamız derste özellikle iyileşme ihtimali daha yüksek olan hastaya öncelik vermemizi söylemesine rağmen bunun istisnaları da olabileceğ

  İlk direksiyon dersime geçen hafta pazar günü gittim. Bu aralar okul derslerimle çok yoğun olduğum için yazımı o gün yazmayı planlasam da yetiştiremedim. Hehehehe~~ Araba kullanmanın her zaman çok havalı olduğunu düşünmüştüm ancak direksiyon başına geçince yapmanız gerekenleri ne kadar doğru yapsanız da her zaman beklenmedik şeyler olabiliyor. İlk deneyimime göre direksiyonu kullanmanın gerçekten zor olduğunu söylemeliyim. Manuel vitesli bir arabada dersimi aldım. Arabayı çalıştırma biçimi ve kullanış biçimi önceden abimin beni çalıştırdığı arabadab baya farklıydı. Mesela kontağı çevirmeden önce debriyaja basmanız gerekiyordu. İlk derste vites değiştirmeyi, park etmeyi, yokuşta araba kaldırmayı, dönüşleri öğrendim. Yokuşta arabayı kaldırmak için debriyaj ve fren basılıyken frenden ayağınızı çekmeden debriyajı yarısına kadar çekmeniz gerekiyor. Ayrıca kalkış vitesi daima 1'dir. Dururken ilk önce sağa sinyal vermeli sonra debriyaj ve frene aynı anda basarak durmalıyız.  Park ederke

  Puan: 9/10 Tür: Komedi, Hayattan Kesitler Stüdyo :  Ajia-Do Tanıtım: Hikaye yetişkin mangası çizen bir mangaka, Kakushi Goto'yu ele alıyor. Hikaye nerede mi anlam kazanıyor? Eh, bu işlerle uğraştığını daha yetişkin içeriklerine maruz kalmamış küçük kızı Hime'den saklaması gerekiyor. Bu yaşamdan kesitler komedisi baba ile kızı arasındaki ilişkiyi ve bir yetişkin mangası yapımcısının zor durumlarını açığa çıkaracak. Benim Görüşürüm: Doğrusu tanıtımı okuduktan burun kıvırdığım bir seriydi. Babanın yetişkin mangası çizmesi bana sapıkça esprilerin olabileceği izlenimini uyandırdığı için izlememiştim. Ancak çok tatlı bir seri olduğu yorumlarını okuduktan sonra anladım ve neden izlemeyeyim ki diyerek izlemeye başladım. İyi ki izlemişim. Gerçekten çok tatlıydı. Her bölümün sonundaki dram ise insanı çileden çıkarıyordu. Doğrusu Kakushi'nin öldüğünü, denizde kaybolduğunu, başkasıyla evlenip kaçtığını falan düşünmenize sebep oluyor. Ama... Spoiler vermeyeceğim. "Kakushigoto&quo

Puan: 9/10 Yazar: Eyeglasses Monkey Çizer: Team-Iyak (Winter - Heyum) Tür:  Tarihi, Romantizm, Josei Tanıtım: Pauliana, düşman ulus ordusu Acrea tarafından yenildi ve yakalandı. Umutsuzca erkekler toplumunda hayatta kalmaya çalışıyordu, ama hepsi boşunaydı. Acrea'nın genç kralı Lucius, mücadelesine tanık oldu ve beklenmedik bir teklifte bulundu. Onun hayali savaşı sürdürmek ve Güney kıtasını ve denizini fetheden ilk imparator olabilmekiti. Pauliana, Lucius'a, onu kabul ettiği için ömür boyu sürecek bir bağlılık sözü verdi. Ancak, sonunda, Lucius sadece Pauliana'ya olan sevgisini savaş alanında uyandırmiş bir imparatordu. Benim Görüşüm: Bu seri hakkında en çok sevdiğim şey işlerin gerçekten de ciddi ve realist oluşu. Normal bir tarihi fantezi webtoonlarında görmeye alışık olduğumuz saf romantizmi ve ters haremi burada bulamayacaksınız. Burada bulacağınız şey ona tüm kalbiyle sadakat yemini etmiş bir şövalyeye aşık bir imparatorun iç çatışması ve kimsesi olmayan,

  Puan: 9/10 Tür: Komedi, Macera, Fantastik  Yazar:  Kakashi Asahiro (çizer), Baba Okina(yazar) Tanıtım: Kahramanın ve İblis Kralının birbiriyle mücadele ettiği bir dünyada, kahramanın ve İblis Kralının büyüsü dünyaları aşıp belli bir lisenin sınıfında sınıfında patladı. Patlamada ölen öğrenciler kendilerini farklı bir dünyada reenkarne olmuş şekilde buldular. Sınıftaki en kötü üne sahip kişi, ana karakter, kendini örümceğe dönüşmüş buldu. Yine de, güçlü iradesiyle mevcut durumlara çabucak uyum sağladı. Bu yaşamak için elinden gelen herşeyini yapan bir örümceğin hikayesidir. Benim Görüşüm: Uzun zamnadır takip ettiğim bir seri olan bu başyapıtı kesinlikle herkesin okuması gerekiyor. Kumamızın ilk yumurtadan çıkışını yıllar önce okumuştum. Seri çıkmaya başladığı günden itibaren sıkı takipçisi olduğum için gurur duyuyorum. Komedi ve macera olarak bulmayı umduğunuz her şeyi bulmanızın yanı sıra baş karakterin büyüsüne kapılıp şimdi ne yapacak diye diken üstünde beklemek istemeden bile olsa

  Puan: 6/10 Yazar: Zülfü Livaneli Tanıtım: İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.    Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.   Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor. Benim Görüşüm: Bu bir tavsiye yazısı değil

  Aslında hep hayalimdi desem yalan söylemiş olmam. Bir öğrenci olarak dinlediğimi anlayan bir tipim. Her gün okula gidip aynı şeyleri tekrar tekrar dinlemek daima sıkıcı gelirdi. Hele ara sıra hocanın sözünü kesip boş yapanlardan nefret ederdim. Okulda eğitim benim için çok sıkıcıydı. Ancak uzaktan eğitim tamamen hayal ettiğim gibi. Hocalar lafı dolandırmadan anlatmaları gereken şeyleri anlatıp gidiyorlar. Gereksiz hiçbir şey yok. Siz de dersler arasında evde işiniz varsa onları halledebiliyorsunuz. Genelde okuldayken ders aralarında kitap okuyan bir tip olduğum için hala kitap okumayı tercih ediyorum. Ama sistemin sorunları reddetmemek gerekir. Bizim üniversitemiz Perculus sistemini kullanıyor. Belli saatlerde çok fazla giriş olduğu için bant genişliği yetmiyor ve sistem yavaşlıyor, bazense durma noktasına geliyor. En kısa sürede bu sorun çözülmeli. Yine de Ekim'in 12'sinde karşılaştığımız sorunun olmamasını dilerdim. Okullar normalden bir ay daha geç açıldığı halde sistemin

  Geçen yıl okuduğum bir webnovel serisinin webtoonunun çıkmasına gerçekten çok sevinmiştim. Bu aralar video düzenleme yeteneklerimi arttırmaya çalışıyorum. Bu yüzden aşağıda gördüğünüz gibi slayt videoları hazırlıyorum. Genelde kendi ve ailemin fotoğrafları üzerine çalışsam da ara sıra eğlenmek için böyle şeyler de yapıyorum. 

  Eminim anime izleyenlerin en az bir animede gördüğü bu lezzeti merak etmeyen yoktur. カレーパン diye yazılıp Kare Pan diyerek okunur. Biz Türkçe'ye çevirirsek Köri Ekmeği diyebiliriz. Videoyuyu izlediğimde gerçekten çok heyecanlandım. "İşte bu!!" dedim. Evde bulunan malzemeler olduğu için videoyu izledikten hemen sonra yapmaya giriştim. Ancak... bizim mutfağımızda neredeyse hiç bulunmayan bir baharat gerekiyordu: Köri. Evde olmadığı için en yakın marketten bir tane aldım. Kokusu bir garip olduğunu reddetmeyeceğim. İlk defa körili bir şey yemeyecektim. Ama ilk defa körili bir yemek yapacağım için heyecanlı ve meraklıydım. Hamur kısmını tamamen tarife uygun şekilde yaptım ve gerçekten harika bir sonuç elde ettim. O kadar mükemmel bir hamur ki herkesin bu tarifi yapması gerekiyor.  İçini hazırlarken tarife çok uymadım. Soğan ve sarımsağı çok sevmediğim için daha az koydum onun yerine patatesi arttırdım. Ayrıca kori baharatını çok çok az attım. Yarım çay kaşığı kadar.  Her şeyi

  Puan: 8\10 Tür:  Jrpg, Fantezi Yayıncı:   Square Enix Tanıtım: Guardia'nın Leene Meydanı'ndaki Millennial Fuarı şenliklerinin ortasında bir şans karşılaşması, genç kahramanımız Crono'yu Marle adında bir kızla tanıştırıyor. Fuarı birlikte keşfetmeye karar veren ikili, kısa süre sonra kendilerini Crono'nun uzun zamandır arkadaşı Lucca'nın en son icadı olan Telepod'un bir sergisinde bulur. Marle, korkusuz ve merakla dolu bir gösteriye yardım etmek için gönüllü olur. Ancak beklenmedik bir arıza, onu boyutlardaki bir yarıktan hızla fırlatır. Kızın kolyesini ele geçiren Crono, cesurca peşine düşer. Ancak ortaya çıktığı dünya dört yüzyıl öncesinden biridir. Unutulmuş geçmişe, uzak geleceğe ve hatta Zamanın Sonuna yolculuk yapın. Bir gezegenin geleceğini kurtarmaya yönelik destansı arayış, bir kez daha tarihe geçer. Benim Görüşüm: Yine bir Jrpg ile karşınızdayım. Gerçekten uzun bir yolculuktu. Hele sondaki boss dövüşü saatlerce uğraşmama sebep oldu ancak başardım. Bir