Znolensfolens

Puan: 10/10 Yönetmen: Richard Kelly 80'lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında bir genç, bazı gerçek olmayan görüntüler görmeye başlıyor. Özellikle de tavşan kostümlü bir adam beliriyor sık sık. Çevresiyle uyum sorunu yaşayan genç, ailesinin ve okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz misafirinin izinden gidecektir... 80'lerin gençlik filmleri, bilim kurgu ve korku filmlerinin, tüyler ürpertici karışımı olarak tanımlanabilecek film, son dönemin en ilgi çekici bağımsız yapımlarından biri. Yönetmenin ilk filmi olan Donnie Darko, 2001 Sundance Film Festivali'nde gösterildi. Filmin son derece başarılı web sitesi ise En İyi Web Sitesi ödülü aldı. Benim Görüşüm: Uzun zamandır izlediğim en iyi filmdi. İlk söylemem gereken şey Donnie Darko karakterini çok sevdim. Düşünce şekli, açık sözlü oluşu, kalıba girmek istemeyişi, sonuna kadar kendini savunuşu onu diğer bayağı karakterlerden ayırarak zihnimde gerçekten hayat bulmasını sağladı. Ağır psikolojik

Puan: 8\10 Tür: Dram, Fantastik Stüdyo:  P.A. Works Tanıtım: İorph halkı, beşeriyetten fersahlarca uzakta yaşayan; günlük olayları Hibiol denen bir kumaşa nakşeden bir topluluktur. Yüzyıllarla ifade edilen ömürleri boyunca dış görünüşlerindeki o dinçliği asla kaybetmezler. İorphlu öksüz bir kız olan Maquia, yalnızlığın beraberinde getirdiği o melankoli duygusu eşliğinde; arkadaşlarıyla birlikte mutlu bir hayat sürdürmektedir. Ancak İorph'taki bu sukûnet ortamı Mezarte'nin istilası yüzünden allak bullak olur. İorphlu kanının bahşettiği uzun ömre gıpta ile bakan ejder süvarileri; Maquia'yı arkadaşlarından koparacak, yerinden yurdundan edecektir. Benim Görüşüm: Afiş beni tamamen yanlış yönlendirdi. Maquia(kadın karakter) ve Ariel(erkek karakter)'i sevgili sanmıştım ama beklediğimin tamamen aksine Maquia, Ariel'in annesiymiş.(gerçek annesi değil.) Ayrılıkların Irkı... Çok üzücü ve yürek yakan bir tema ile başlayıp sonuna kadar dram olarak kalıyor. Filmin ilerleyişi bir

Puan: 8\10 Tür: Dram Stüdyo:  Studio VOLN Tanıtım: Nisan'da bahar zamanı kiraz ağaçlarının son çiçekleri açmaya devam eder. Başkalarına ilgisi olmayan kitap kurdu soğuk oğlan, hastanenin bekleme odasında üstünde el yazısıyla ''Ölümle Yaşamak'' yazan bir kitapla karşılaşır. Oğlan fark eder ki bunu yazan kişi popüler ve neşe dolu sınıf arkadaşı Sakura Yamauchi'dir. Sakura pankreas hastalığı yüzünden kısıtlı ömrü kaldığı sırrını oğlana söyler. Ve böylece bu sırrını paylaştığı bir kişi daha vardır artık.nNormal hayatını devam ettirmeye çalışan Sakura, son gününe kadar dolu dolu yaşamak konusunda kararlıdır. Özgür ruhu ve beklenmedik hareketleri oğlanı şok eder ve yüreğini yavaş yavaş değiştirmeye başlar. Benim Görüşüm: Kitabı gerçekten çok popülerdi ve onu okumak için filmi sürekli erteledim ancak kitabı okumayacağımı fark ettiğimde artık izlemem gerektiğini anladım. Türünden ve okuduğunuz tanıtımdan anlayacağınız gibi kız sonunda ölecek ancak bu hayatın bize getird

Puan: 7/10 Tür: Dram , Fantastik , Komedi , Romantik Tanıtım: “The Science of Sleep”, sürekli rüya görme halinde olduğu için gündelik hayatı altüst olan Stephane Miroux (Gael Garcia Bernal) adlı eksantrik bir gencin beyninin içinde gelişen eğlenceli bir romantik komedi fantezisidir. Uyku halindeyken “Stephane TV”nin karizmatik sunucusudur. Kartondan yapılma kameralar karşısında “Uyku Bilimi” hakkında yorumlar yapar. Gerçek yaşamındaysa Paris’teki bir takvim yayıncılık şirketinde sıkıcı bir işi vardır. Aynı apartmanda karşı dairede yaşayan Stephanie (Charlotte Gainsbourg) adlı güzel kıza ilgi duyar. Stephanie ilk anda Stephane’den etkilendiği halde sonradan çocuksu tavırlarını ve gerçeklikle zayıf bağlantısını görünce kafası karışarak uzaklaşır. Stephane’ın kaba kişilikli bir insan olan iş arkadaşı Guy (Alain Chabat), bu işin çözümünün karşıt cinste olduğu önerisinde bulunur ama Stephane onun öğütlerini dinleyemeyecek kadar bulutların üzerindedir. Stephanie’nin kalbindeki sırları uyanık

Puan: 6\10 Tür: Doğaüstü, Aksiyon, Okul, Shounen, Komedi Stüdyo:  Bones Tanıtım: Boku no Hero Academia'nın 4. sezonudur. Benim Görüşüm: Eleştirmeye başlamadan önce iyi yürekli bir Boku no Hero Academia hayranı olduğumu söylemek istiyorum. 2. ve 3. sezona puanım kesinlikle tam puandı ancak bu sezon... İlk eleştirmek istediğim şey Midoriya'yı göklere çıkarmak için yazarın karakterlerini harcaması... O kadar iyi karakterler harcandı ki hala sinir oluyorum. Sasaki, Chisaki, Mirio... Yani sinirlendiğim şey bu kadar kaliteli kararkterler için olayların ilerleyişi ve yazarın senaryosu yeterli değildi. Bu karakterler çok daha iyi bir şekilde değerlendirilebilirdi. Yazar gerçekten bu karakterleri boşa harcadı ve bu sezonu izlerken onun arkasından çok söylendim. Midoriya ne kadar çok karakteri gelişmiş gibi gözükse de bu sezon ona sinir olmadan duramadım. Özellikle Mirio'ya güçlerini teklif ettiğinde... Elektrikli testeremi hazırlayıp kapıdan çıkmak üzereydim ki en azından Mirio olgu

Puan: 9\10 Tür: Dram, Romantizm, Doğaüstü Stüdyo:  Science SARU Tanıtım: Sörf yapmak ve deniz ile büyülenmiş Hinako Mukaimizu gelecek kariyeriyle alakasız şekilde sahil kentinde bir üniversiteye başlayan bir kızdır. Bir havai fişek kazası sonucunda yaşadığı yerde yangın çıkması sonucu Minato Hinageshi isimli yetenekli bir itfaiyeci tarafından kurtarılır. Buluşmalarının ardından, ikisi çabucak birbirine alışır — Minato sörf yapmaktan korksa da öğrenmeye istekliyken, Hinako onun güvenilir kişiliği ve insanları kurtarmak tutkusuna hayran kalır. Hinako, Minato'ya sörf öğretmeye başladığında ikili birbirine aşık olur, güzel ve sadık bir ilişki başlar. Benim Görüşüm: Science SARU, Devilman Crybaby'nin de stüdyosuydu. Çizimler ve animasyon benden tam puan aldı. Göze batan çok fazla hata yoktu.  Hikaye gençliğin baharında yaşanan bir aşk hikayesini kalp kırıklığıyla bitirse de hem etkileyici hem de sürükleyiciydi. Hayatın aceleciliğini ve beklenmedik oluşunu size yansıtan harika bir ya

Puan: 6/10 Tür: Biyografik, Dram Tanıtım: Bohemian Rhapsody, Queen grubuna, müziklerine, klişelere meydan okuyan ve kuralları yıkarak dünyanın en sevilen sanatçılarından biri haline gelen ikonik solistlerine bir saygı duruşu niteliği taşıyor. Film, simgeleşmiş şarkıları ve devrimci sesiyle grubun meteorik yükselişine, Mercury'nin yaşam tarzının kontrolden çıkması ile çıkan iç çatışmaya ve yaşamını tehdit eden hastalığına rağmen Mercury'nin rock müzik tarihinin en büyük performanslarından birinde gruba liderlik ettiği Live Aid konserinin arifesinde muzaffer birleşme sürecine yayılıyor. Bu süreçte de, her zaman bir aile gibi olan ve günümüzde dışlanmışlara, hayalperestlere ve müzikseverlere ilham vermeye devam eden bir grubun mirasını süslüyor. . Benim Görüşüm: Film ilk defa vizyona girdiğinde arkadaşım sinemada izledi ve bana bu filmin harika olduğunu hemen izlemem gerektiğini söyledi. Arkadaşım Queen hayranıdır. Rock müziği severim ama favori müzik türüm değil. Filmin ilk otuz

Puan: 7/10 Tür: Komedi, Fantastik, Romantik Tanıtım: Herkesin senin hayatının bir hikaye olduğunu biliyor. Ama ya bir hikaye, bu kez senin hayatının ta kendisi ise? Harold Crick, vasat bir IRS ajanıdır. Monoton, sıkıcı ve sürekli kendisini tekrar eden türden. Ancak bir gün tüm bunlar değişir çünkü Harold, kafasının içinde ona hayatını dikte eden bir yazarın sesini duymaya başlamıştır. Harold, bu sesi televizyonda gördüğü saygın bir yazarın sesine benzetir. Ancak hikaye ne vakit Harold’ın öleceğinden dem vurur, Harold bu hikayeyi yazanın peşine düşer. Yaşamını kurtarmak uğrunda yazardan hikayenin sonunu değiştirmesini isteyecektir. Çok geç kalmadan. Benim Görüşüm: Fikir gayet güzel ancak hikayeyi beğenmedim. Daha önce aynı temalı Stanley Parable adlı bir oyunu oynamıştım bu yüzden filmin odağı bana çok orijinal ve yeni gelmedi. Ama dikkatimi çekecek kadar iyiydi. Filmin ilerlediği güzergah çok tahmin edilebilir ve defalarca işlenmiş yeni bir hayata başlama temasıydı. Film bazı kısımlard

Puan: 6.5/10 Tür: Bilim-kurgu, Aksiyon, Dram Tanıtım: 2031 yılında, küresel ısınmayı durdurmak üzere yapılan bir deney yanlış gitmiş ve dünya yeniden buzul çağına dönmüştür. Bu felaketten geride kalan az sayıda insan, Snowpiercer adı verilen bir trende yaşamak zorunda kalmıştır. Ancak trendeki insanlar yöneten ve yönetilen kesim olarak ikiye ayrılmıştır. Sürekli ezilen arka vagon halkı, artık bu duruma bir son vermek istemektedir. Benim Görüşüm: Doğrusunu söylemek gerekirse bu tarz filmleri hiç sevmem. Sürekli kan, vahşet, dövüş sahneleri midemi bulandırır.  Eğer sizin de kanınız çabuk alevleniyorsa tüm filmi "S*ktir!" diyerek izleyebilirsiniz.  Normal anime ve manga hızını alışık biri olarak silahın gösterildiği yerde bir duraksama, öldürmeden önce bir flashback gösterme, önceden en azından bir işaret etme bekliyorum. Ama film ne yapıyor? Adam silahını kaldırdığı anda tetiğini çekiyor vee.. one shot, two shot... Tamamen katliam... Çok fazla mantık hatası olsa da bence fikir