Mavi Kadın

Tehlikenin onlara nabızlarından daha yakın olduğunu anlayan soylular, dehşete düşmüş ve nefeslerini tutmuştu. Gerginlik ve korkudan kasılmış vücutları donakalmıştı. Hepsi birlikte karşılarındaki akıl almaz varlığa bakıyordu.

Yaklaşık yirmi adam boyundaki kadının vücudu hiçbir örtüyle kaplanmamıştı, ancak bakanların hiçbirinde mahrem bir his oluşturmuyordu. Varlığın teni, koyu maviydi. Gözbebeklerinin tamamı beyazdı ve alnında açılmış siyah kötücül bir göz vardı. Uzun saçları açık maviydi ve göz kamaştıracak şekilde parlaktı. 

Soylular çevrelerinde kaçabilecekleri bir yer aradılar. Dünya şeklindeki bir kafesle hapsedilmişlerdi ve kafesin dışı göz alabildiğine karanlıktı. Boşluk etraflarını çevrelemiş, onlara saklanabilecekleri bir yer bırakmamıştı.

Varlık, onların üzerine doğru eğildi ve kulakları sağır eden sesiyle konuştu. Soylulardan sese karşı hassas olanları sersemledi.

"İnsanlar! Beklenen gün geldi."

Varlık, altında ona korkulu gözlerle bakan insan grubuna küçümseyici bir şekilde gülümsedi.

"En azından bu sefer kimse bayılmadı. Sizler, kendi türünüz tarafından soylu olarak çağrıldınız ve bir insanın tırmanabileceği en yüksek basamak olduğunuzu iddia ettiniz."

"Tarih daima kendini tekrar eder. Bir kez daha kıyamet zamanı geldi. Dünya'yı kurtarmanın yolu ise sadece sizin ellerinizde."

"Bize harika bir şov gösterin!"

Varlık, devasa boyutundan beklenmeyecek bir çeviklikle havadan dönerek bir anda kayboldu. Onu şaşkınlıkla izleyen soyluların önünde ise mavi, holografik bir pencere açıldı. Pencerenin üstündeki yazıları okuyanların kaşları bir anda çatıldı.