Ay Işığı

 "Hayır! Hayır! Alamazsınız! Çocuğumu benden alamazsınız." 

Avazı çıktığı kadar bağıran kişi genç bir anneydi. Kumarbaz kocasının borçları yüzünden gelen tefecilerden kocasının sattığı 7 yaşındaki oğlunu korumaya çalışıyordu.

Çocuk annesinin arkasına saklanmıştı. Durumu anlayamamış olsa da korkuyordu ve onu koruyabilecek tek kişinin annesinin olduğuna inanıyordu. Annesinin eteklerine başını gömdü ve annesi ona sarılırken sessizce ağladı.

Tefeciler 4 kişiydi. Kalem bıyıklı olan adam aralarında en kötücül duran kişiydi. Uğursuz bir sırıtışla genç anneye yaklaşarak annenin kolunu tuttu. Tepeden bakarak sessiz kelimeleriyle lanet yağdırdı. "Seni mi götürmemizi istersin o zaman?" 

Kadının göz bebekleri aniden küçüldü. Bu şeytanın adamlarıyla giderse başına neler gelebileceğini hayal bile edemiyordu. Bacağına sarılıp sessizce ağlayan güzel yavrusuna baktı. Ona zarar gelmesine asla izin veremezdi. 

Biraz geri çekilerek yavrusunun elini tuttu. "Bana biraz müsaade verin. Eşyalarını hazırlayım." Çocuğunu içeriye götürürken beynini olabildiğince hızlı çalıştırmaya çalışıyor, bu durumdan nasıl kurtulabileceğine dair bir çıkış arıyordu.

Çocuk annesine baktı. Annesinin gözleri odaklanmıyordu, bir şeyler düşünüyormuş gibiydi. "Anne, arka girişi deneyelim mi?" Bunu masum gözleriyle annesine bakarak söylemiş ve tatlı sesiyle annesinin aradığı cevabı vermişti. Tabi ya, arka geçit!

Bodrum katta yaşadıkları için evdeki tüm camlar yüksek kanattı bu yüzden tefecilerin bir şeyden korkuları yoktu. Ancak kocasının da bilmediği evden dışarıya çıkmalarını sağlayacak gizli bir geçit vardı. Bu geçit o kadar tuhaftı ki 10 yıldır bu dairede oturmalarına rağmen 7 yaşındaki oğlu geçidi gösterene kadar fark etmemişti. 

Oğlanın odasına girdiler ve arkalarından kapıyı sıkıca kapadılar. Anne çocuğa sıkıca sarıldı ve çocuğun gösterdiği gibi geçidi açmaya başladı. İlk önce yatağı çektiler. Sonra parkeleri kaldırmaya başladılar. İşlerini hızlıca hallettikten sonra ikisi de geçide girdi ve kaldırdıkları parkeleri yerleştirmeye başladılar. 

Yatağın konumu değişse de eve yabancı tefecilerin bunu fark etmesi çok zordu. Hızlıca geçitten çıkışa doğru koşmaya başladılar. Karanlık olduğu için anne telefonun fenerini yakmıştı ve ikisi de 15 dakikalık koşturma sonucu dışarıya çıktılar. 

En yakın otobüs durağına giderek şehir merkezine girmek üzere bir halk otobüsüne bindiler. Şehir merkezinden doğruca otogara gittiler ve buldukları en ucuz otobüs biletini alıp beklemeye başladılar. 5 dakikalık bir bekleme sonucu otobüslerine bindiler.

Anne kafasını cama yasladı. Buradan sonra ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Derin bir nefes alıp yanında oturan çocuğuna sarıldı. Çocuk çoğu şeyi anlayamamış olsa da bir şeyi çok iyi anlamıştı. Artık sadece annesi ve o vardı. Sessiz otobüste biletlerini soran hostes dışında onlarla konuşan olmadı.

Anne ve oğlu, ikisini de bilinmezliklerle dolu bir hayat bekliyordu artık...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİS Anatomisi

Oyun Tavsiyesi - Undertale

Kitap Tavsiyesi - Kızıl Veba