Üç Kardeş ve Evleri
Bir zamanlar üç kardeş birbirlerine güzel bir ev inşa etmeye karar vermişler. Hep birlikte hevesle işe koyulmuşlar. Kullandıkları malzemeler o kadar sertmiş ki hepsinin elleri zımparalamaktan ağrımaya başlamış. Bu işlerde tecrübeli olan büyük kardeş kardeşlerine öğretmiş ancak onların ilk denemeleri pek de başarılı olamamış. Büyük kardeş kendi evinin kötü olmasından korktuğu için küçük kardeşe başka bir iş vermiş. Böylece kendi evi bitene kadar küçük kardeş başka şeylerle meşgul olacakmış. Büyük kardeş, ortanca kardeşe daha güzel nasıl yapacağını daha iyi öğretmiş ve ikisi üç evin temelini bitirdikten sonra tamamen Büyük kardeş'in evini yapmaya odaklanmışlar. Bu sırada da küçük kardeş, diğer kardeşleri için posta kutusu ve güzel bir tabela hazırlamış. Evlerinin etraflarına parıl parıl parlayan yuvarlak bir ışıklandırma sistemi kurarken büyük kardeşin evi bitmiş. Büyük kardeş, Ortanca kardeşe kendi evini yapmaya başlamasını söylemiş, bu sırada da kendisi güzel evini mora boyamış. Bu rengi ortanca kardeşle evini yaparken karar vermiş. Ortanca kardeş, o ne derse yaptığı için ona evinin rengini sorma ayrıcalığı tanımış. Ortanca kardeş griyi seçmiş. Küçük kardeşe de sadece mavi renk kalmış. Büyük kardeş evini boyamayı bitirince, cılız olan üçüncü kardeşin kendi evini bitirdiği fark etmiş. Onun evini de boyamayı teklif etmiş. Ortanca kardeş bunu kabul etmiş. Büyük kardeş işi bitmiş gibi ayrılırken Küçük kardeş sormuş, "Peki ya benim evim?" Büyük kardeş umursamaz bir tavırla, "Siz onu Ortanca kardeşle halledin ben de Ortanca kardeşin evini boyayacağım." demiş. Bunu duyan küçük kardeş üzülse de yalnız yapmayacağı için mutluymuş. Ortanca kardeş iyi yüzünü hep Büyük kardeşe gösterirmiş bu yüzden küçük kardeşle yalnız kaldığında tembellik yapmaya, savsaklamaya başlamış. Kullandıkları malzemeler artık çok da iyi değilmiş. Küçük kardeş birkaç sefer Ortanca kardeşe daha farklı ürünler kullanarak daha kısa sürede bitirebileceğini söylese de Ortanca kardeş, Büyük kardeşin bir şey söyleyeceğinden korktuğu için bunu defalarca reddetmiş. İşlerinin bitmesine daha çok varmış ancak artık Ortanca kardeş işe gelmez olmuş. Küçük kardeş, Ortanca kardeşi ne zaman işe çağırsa her zaman "Yarın." ya da "Sonra." diyerek geçiştirmiş. Bu sırada da çevredeki kirlilikten rahatsız olan komşular sık sık Küçük kardeşe şikayete gelmişler. Sonra bir gün Küçük kardeş rahatsızlanmış. Şansa bak ki o gün Ortanca kardeşin iş yapma aşkı tutmuş. Küçük kardeşe "Gel hadi iş yapalım." dediğinde reddedilince sinirle kardeşine "O zaman tek başına sen yaparsın." demiş. Küçük kardeş bunu duyduğuna çok sinirlenmiş. Ama yapabileceği pek bir şeyi olmadığı için o gece sabaha kadar inşaatla uğraşmış. Çok ağlamış. Aslında kimsenin umurunda olmadığını, kendisini yalnızca kendisi düşünüdüğünü o gece bir daha anlamış. Sabah kalktıktan sonra kahvaltı bile yapmadan yapmaya devam etmiş. Sonra öğlene doğru Büyük kardeş aramış. İşleri bittiyse evi boyamak için gelmeyi teklif etmiş ancak küçük kardeş o kadar sinirliymiş ki onu direk reddetmiş. O günde hep ağlamış, akşam olduğunda gözlerinin ağrıdığını daha fazla gözyaşının kalmadığını fark etmiş sonra bir daha hiç ağlamamış. Küçük kardeş sabahtan akşama kadar çalışarak üç günde işi bitirmiş. İş bittiğinde bakmış ki kendi evi diğer kardeşlerinin evinden daha güzel olmuş. Evini güzelce boyadıktan sonra ışıklandırma sistemini bitirmiş. Kardeşlerine kırılsa da onları affetmeye, onların bu durumla empati yapamayacak kadar katı yürekli olduklarından onların değişmesini istemenin boşuna olacağına karar vermiş. Kırık kalbiyle daima insanların anlayışını bekleyerek yaşamış.
Yorumlar
Yorum Gönder
Efendim?