Stardust 3. Bölüm



Garrus revirden kafası düşüncelerle dolu bir şekilde ayrıldı. Revirin yanındaki köprüden geçerek Ana Batarya'ya girdi. Geminin çalışan makinelerle dolu bu odasında normal şartlar altında kalibrasyon yapıyor olmalıydı.

Ara sıra Shepard gelir, onunla konuşmak isterdi. Ona kaç kere "Şimdi değil." dediğini saymamıştı. Gerçekten o yaptıktan sonra yine EDI'nin kontrol edip düzelteceği kalibrasyonları yapmak Shepard'dan daha mı önemliydi? Onunla daha fazla vakit geçirmediği için pişman hissediyordu. 

Onu son görüşünü tekrar hatırladı. 'Onunla gitmeliydim... Hayır, Garrus. O ölmedi.'

Garrus ilk defa Ana Batarya'ya bu kadar yabancı hissetmişti. Burası anılarla dolu bir yerdi. En özel anısı da buradaydı. Shepard ona burada itiraf etmişti. O günleri hatırlayınca Garrus kıkırdadı. İkisi de duruma ayak uydurmak için ortadaki en büyük problemi görmezden gelmeye çalışmıştı.

Garrus özellikle bu konuda çok stres yapmıştı. Hayatında hiç bir insan dişisiyle çıkmamıştı ve bu işi nasıl yapacaklarını ikisi de bilmiyordu.

Anıları bir anda gözünde canlanmaya başladı.


***


Garrus'un C-Sec ekibine ihanet eden Sidonis'i Citadel'de avladıktan sonra Garrus'un intikam hedefi gerçekleşmişti. Bu olayın hemen ardından Shepard Ana Batarya'ya gelmişti.

"Shepard. Bir şeye mi ihtiyacın var?" Garrus önündeki kalibrasyon cihazını bırakarak arkasını döndü.

"Bir dakikan var mı?"

"Elbette. Sadece zaman öldürüyordum. Sana Sidonis konusundaki yardımın için tekrar teşekkür etmek istedim. Hangisi arkamızdan gelirse gelsin, Toplayıcılar, Reaper ya da başka bir şey işlerini bir şeklide halledeceğini biliyorum."

Shepard gülümsedi. "Gerçekten Toplayıcılar ve Reaperdan daha kötü bir şey bulacağımızı mı düşünüyorsun?"

Garrus kollarını yana kaldırdı. "En kötüsünü beklemeyi severim. Gerçekten şaşırmam için ufak bir ihtimal kalır."

Shepard kollarını arkasında birleştirdi. "Sensiz yapamazdım, Garrus."

Garrus mesajı hiç almadan direk cevap verdi. "Elbette, yapabilirdin. Zarif bir şekilde değil tabii ki. Bir intihar görevine insan gemisinde gitmek garip. Sizin insanlarınız yüksek riskli görevler turianların hazırlandığı şekilde hazırlanmıyorlar."

"İnsan gemisinde yüksek riskli operasyonlara alıştığını düşünmüştüm. Demek istediğim, Ilos'daki  Saren'i izlediğimizi düşün." Shepard ilerleyerek bir kutunun üstüne oturdu.

"Elbette ancak o çok hızlıydı. Oraya ulaştık, karaya çıktık, birkaç geth patlattık ve galaksiyi kurtardık. Bu sefer Miranda ve Cerberus var ha bir de sürekli neye karşı olduğumuzu söyleyip duran bir AI. Sanırım kör iyimserliği tercih ederim."

"Dürüstçe söyle, Garrus. Kazanma şansımız hakkında ne düşünüyorsun?"

Garrus omuzlarını kaldırdı. "Dürüstçe? Toplayıcılar seni bir kere öldürmeye çalıştı, tek taptıkları şey seni sinirlendirmek oldu. Bu sefer seni durdurabileceklerini hayal bile edemiyorum. Fakat haritasız bir alan, ileri teknoloji ve Toplayıcılar? Adamlarımızı kaybedeceğiz. Başka yolu yok. Mutlu bir sonuç değil, biliyorum. Fakat endişelenme. Bunu yaymayacağım. Ne olursa olsun seninleyim, Shepard."

"C-Sec ya da Turian ordusundan ayrıldığına hiç pişman oldun mu?

"Bir an bile olmadım. Her şey sakinleştiğinde, Shepard, çok iyi bir turian olduğumu düşünmüyorum. İyi bir turian kötü bir emir duyarsa ona itaat eder. Şikayet edebilir ama daima yerini bilir. Ben sadece sessiz kalmanın veya nazik olmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Galaxy yıkılmak üzereyken değil."

Shepard istediği cevabı almıştı şimdi gerçekten sırıtıyordu. Birkaç saniye sonra kendini toparladı ve başka bir soru sordu. "Turian mürettebatı yüksek riskli bir göreve nasıl hazırlanıyor?"

"Şiddetle genellikle. Turian gemileri sizin Birlik gemilerinizden daha çok operasyonel disipline dayalı fakat daha az kişisel kısıtlama var. Komutanlarımız bizi sıkı tutar ancak bizim de patlamaya ihtiyacımız olduğunu bilirler. Turain gemilerinde egzersiz için kullanılan antrenman odaları var. Odalarda savaş simülasyonları, antrenman maçları yapılıyor. Çoğu turian stres atma için bunu kullanıyor."

"Demek istediğin turian gemilerinde savaşa hazırlanmak için birbirinizle savaşıyorsunuz?"

"Denetimli bir şekilde, tabii ki. Kimse görevi bölebilecek bir yaralanma istemez. Ayrıca bu kini de barışçıl bir şekilde çözmemizi sağlıyor. Bir görev öncesini hatırlıyorum. Batarian korsan filosunu vurmadan hemen önceydi. Çok riskliydi. Keşif kolu ve ben birbirimizin boğazındaydık. Çoğu gerginliktendi. Ringde çözmemizi önerdi."

"Sanırım onu nazikçe yendin?"

"Aslında ben ve o ikimizde gemideki üst sınıf uzmanlardık. Ona ulaştım ancak o çok esnekti. Acımasızdı. 9 tur sürdü ve sonunda hakem beraberlik ilan etti. Antrenman odasındaki birçok bahisçi çok mutsuzdu. Onun konutunda rövanş maçı yaptık. Ona ulaştım ancak o çok esnekti. Stresi atmanın birçok yolu var sanırım."

Shepard kafasını iki yana salladı. "Kulağa çok gerilmişsin gibi geliyor. Belki ben sana yardım edebilirim."

Garrrus şaşırmıştı. "Ben, uh, senin antrenman maçı yapmak isteyeceğini düşünmemiştim, Komutanım."

"Ya direk rövanş maçına geçersek?  Senin ulaşmanı... ve benim esnekliğimi test edebiliriz." Shepard ayağa kalkıp masaya oturmuştu.

Garrus şaşırmıştı. "Oh. Yapmadım... Huh. Yüzünde yara olan adamlara ilgin olduğunu hiç bilmiyordum."

Shepard gözlerini kısıp Garrus'a baktı. 

Garrus ilk şaşkınlığı üstünden atmıştı. "Peki, neden olmasın? Tüm galakside senden daha fazla saygı duyduğum kimse yok. Ve yapmanın bir yolunu bulabilirsek o zaman... evet. Kesinlikle." Shepard onayını aldıktan sonra ayaklandı ve kapıya doğru Garrus'un hemen yanından geçerek yürüdü. Geçerken de ona baktı.


***


Garrus bu olanları hatırlayınca o zamanki haline güldü. Ne kadar da gerilmişti.

Ana Bataryadan ayrılıp Mürettebat yatakhanesine doğru yürüdü. İşte o an köşede onu izleyen Kaidan'ı gördü. Kaidan ona doğru yürüdü.














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİS Anatomisi

Oyun Tavsiyesi - Undertale

Kitap Tavsiyesi - Kızıl Veba