Oyun Tavsiyesi - Mass Effect Trilojisi




Puan: 9|10

Tür:

RPG, Aksiyon

Yayıncı: Bioware

Tanıtım:

Tüm galaksiyi kapsayan aksiyon yüklü destansı bir macerada, Komutan Shepard olarak seçkin bir takıma liderlik ediyorsunuz. Antik bir tehditden her an patlak verebilecek tehlikeyi keşfedin ve hain Saren ve ölümcül ordusuyla uygarlığı kurtarmak için savaşın. Tüm yaşamın kaderi sizin yapacaklarınıza bağlı!

Benim Görüşüm:

3 oyunu da oynadım ve bu oyunu bu kadar geç keşfettiğim için gerçekten pişmanım. Oynanış açısından birbirlerinden farklılık gösterse de tüm seri Shepard'ın hikayesini anlatıyor.

3 oyunda Rpg türü olarak başarılı olsa da eksik yanlarının olmadığını söylemeyeceğim. İlk oyunda oynanış bana göre çok sıkıntılıydı. İkinci oyunda ise inanılmaz bir gelişme göstermişlerdi. Üçüncü oyunda oynanış biraz daha gelişse de ben ikinci oyunun oynanışını daha çok sevdim. Tüm seriyi Paragon olarak oynamaya niyetim yoktu. Ama zaten nazik bir karaktere sahip olduğum için çoğu Renegade seçeneğini seçemezdim bile... Yine de yanlış anlaşılmasın bir Paragon olmam hainleri kolayca affedeceğim, acımasız düşmanların yaşamasına izin vereceğim anlamına gelmiyor.

Bu arada oyunu ilk defa duyanlar için Paragon ve Renegade'in açıklamasını yapmalıyım. Paragon bir kahramansa, Renegade antikahramandır. İkiside sonuç olarak aynı ya da benzer şeyler yapsalar da ikisinin de yapma şekilleri farklı... Arada Ooc olarak oynayacak olsanız hemem oyun sizim paragon ve renegade seçeneklerinizi eliyor. Bu yüzden elinizden geldiği kadar Ic olarak oynamanız gerekiyor.

İlk iki oyunda %90 paragonsam, üçüncü oyunda ancak %70 paragon olabildim. Üçüncü oyundaki düşmanlar bana göre affedilmeyi hak etmiyorlardı. Omega dlcsindeki herifi kafasından vurmanın verdiği haz o kadar güzeldi kİ... asdfgsczszc

Hikaye olarak çok bir beklentim olmasa da üçüncü oyunu oynarken her karakteri eski bir dost-ummuş gibi karşıladım. Üçüncü oyunda Citadel Dlc'sinde Miranda ile ayakkabılar hakkındaki diyolog çok iyiydi. :D

İkinci oyunda loyalty görevlerini yaptıktan sonra tüm ekip üyeleriyle arkadaş gibi olacağımızı düşünmüştüm ama beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Hele Jack beni yanından kovduğunda çok sinirlendim. Ben sadece onunla arkadaş olmak istemiştim.

Ama üçüncü oyunda bu arkadaşlığı görevlerin içinde ve Citadel dlcsinde bulabiliyorsunuz.

Tabiki Romance seçeneği olduğu için bu konuda da fikrimi söylemem gerekiyor.

İlk oyunda FemShep için Kaidan ve Liara seçeneği sunuluyor. Normal biri olarak Kaidan'ın doğru seçim olduğunu düşündüğüm için ona yürüdüm ve... Nasıl tanımlayacağımdan emin değilim. That was so awkward. Çok tuhaftı. Yani Kaidan ile ayakta "flörtleştikten" (ne kadar flört diyebilirsen) sonra onunla tekrar konuştuğunuzda şunu demesi: Shepard yeterli kadar vaktini çaldım. Başka işlerin olmalı. 

Ahhhhh.... Çok sinir bozucu. Evet! İlan ediyorum: Kaidan'dan nefret ediyorum. Şimdiki aklım olsa gözüm kapalı Liara'ya yürürdüm. İlk oyunda final görevine geldiğinde Kaidan ile aşkınızı bir sonraki adıma taşıyorsunuz ve xoxo sahnelerinden sonra ana görevi yapıp oyunu bitiriyorsunuz. 

İkinci oyunda Cerberus ile çalışmaya başladığınız için Kaidan bildiğin size ne kadar hain olabileceğini gösteriyor. Bir an Horizon'a Toplayıcılar geldiğinde onun nerede olduğunu sorgulamak istedim. Düşünsenize, göreve gittiğiniz kolonide neredeyse herkes kaçırılıyor siz de mal gibi donup kalıyorsunuz. Kaidan bana göre hem beceriksiz hem de salak bir karakter. Üçüncü oyunda nasıl oluyor da Spectre oluyor onu da anlamış değil. Sanki evrende eleeman kalmadı. Gözününüz önünde hem de Archangel varken... <3

Nerdeyse Horizon'dan sonra yıkıldım ve yeni bir aşk arayışı içine girdim. Takımda eski ekipten bir Garrus vardı. Onu da Omega'da bulmuştum. Tali'yi daha tayfaya katmamıştım o zamanlar... Garrus'la konuşurken bir an cesaretimi toplayıp ona itiraf ettim ve şaşkınlıkla karşıladı ama reddetmedi. Garrus ile romance Kaidan'a göre bin kat daha iyiydi. Ve Vakarian'sız bir Shepard düşünemez oldum.



Üçüncü oyunda Kaidan Mars'ta saçma salak konuşmaya başladığında onu bir güzel tersledim ama ağır yaralanıp hastaneye kaldırıldığında yine de ziyarete gittim. Garrus ile ilişkimiz hala devam ediyordu. Onunla Palaven'de karşılaştığımızda takımıma katıldı ve ilişkimizin devam edip etmemesi gerektiğini sordu. Tabiiki devam etmesi gerektiğini söyledim ve biraz rahatlamış gibi gözüktü.



Citadel'de gökdelenin tepesinde onu sevdiğimi söylediğinde ilişkimiz daha stabil hale geldi ve onun atış oyununu kazanmasına izin verdim.

Citadel dlc'sini bitirdiğimde benimle barda buluşmak istedi. Onunla harika bir tango yaptım.

Cerberus'un üssünde dirilişim hakkındaki rahatsız edici bilgileri bulup kendimden şüpheye düştüğümde beni destekleyen oydu ve Catalyst'te gitmeden önce bebek yapmayı teklif eden de... Garrus, Mass Effect serisindeki en iyi romantik seçeneğe sahip karakter. Badass, cool ve o sesi.... :)

Bir ara oyunu Garrus romance ile Renegade olarak tekrar oynayacağım. :)



Durun bir dakika... Elbette şöyle düşünüyor olabilirsiniz. Ama o uzaylı... Bir turian.. Evet.. Oyuna başlamadan önce kadın ve erkek Shepard için romantik seçenekler baktım ve benim de ilk düşündüğüm "eeee bunlar uzaylı ama..."ydı. Ama karakterleri tanıdıkça uzaylı olup olmamasının bir önemi kalmıyor ve aşk kendiliğinden şekilleniyor.


Yakın zamanda bu konuda bir fanfiction gelirse hiç şaşırmayın derim.

Hikaye:

Seriye tamamen fransız olanlar için hikayeyi hemen özet olarak yazıyım. İnsanlık şans eseri uzayda Mass Relay denilen uzaysal atlamalar yapmanızı sağlayan yörünge geçitleri buluyor ve evrenle ilk defa temasa geçmiş oluyor. İlk başta biraz savaşlar olsa da insanlık bir şekilde yolunu buluyor ve yavaş yavaş koloniler halinde evrene dağılmaya başlıyor. Siz Shepard olarak oynuyorsunuz. Shepard'ın öz geçmişini siz kendiniz belirleyebiliyorsunuz. İsterseniz bir savaş kahramanı, isterseniz acımasız bir asker olarak ister yetim bir dünyalı ya da Birlik'te ailesi olan bir kolonist olarak oyuna başlıyorsunuz. İlk göreviniz Eden Prime'da bir beaconu ele geçirmek. Nihlus adındaki bir turian Spectre da sizi bu görev boyunca izleyecek.

Spectre demek Cİtadel tarafından Konseyi temsil eden bir çeşit çok yüksek rütbeli bir memur.

Eden Prime'a gittiğinizde oradaki insan kolonistlerin katledildiğini ve Geth adı verilen gelişmiş yapay zekalar size saldırıyor. Onları alt edip beaconu ele geçiriyorsunuz ve beacon size bir vizyon gösteriyor. Vizyonda gelecek Reaper tehdidini görüyorsunuz ancak o zaman gördüklerinizin ne anlama geldiğini anlamıyorsunuz. Bu sırada Nihlus sizin önünüzden hareket ediyor ve Saren adındaki başka bir Spectre ile karşılaşıyor. Saren ne kadar Spectre olsa da Konseye ihanet etmiş ve Reaperlar'a hizmet etmeye başlamıştır. 

Konseye durumu açıkladığınızda ise size inanmıyorlar ve kanıt istiyorlar. Garrus isimli bir turian C-Sec memuruyla revirde karşılaşıyorsunuz ve oradaki doktorun Saren'in ihanetiyle ilgili kanıtı olan birisini tanıdığını öğreniyorsunuz. Bu kişi ise Pilgrim yolculuğuna çıkmış bir quarian olan Tali'den başkası değil. Tali'yi bulup kanıtı alıyorsunuz. Kanıt bir ses kaydı ve bir asari olan Matriarch Benezia ile Saren'in sesini içeriyor. Konsey bunu istemeye istemeye kanıt olarak kabul ediyor ve sizi ilk insan Spectre olarak atıyor ve ilk göreviniz Saren'i bulup onu durdurmak.

İlk oyun Saren'İ bulup onu öldürdüğünüzde sona eriyor.

İkinci oyunda giriş sahnesi olarak Reaper'lar geminiz Normandy'e saldırıyorlar ve siz Joker'i kurtaracağım derken tahtalı köyü boyluyorsunuz ancak Cerberus isimli bir insan terör örgütü sizi tekrar diriltiyor. Nasıl olduğunu sormayın aşırı spoiler içeriyor o kısım. Cerberus'ın başında Illusive Man isimli bir adam var. Uyandığınızda Illusive Man sizden insan kolonilerine saldıran Toplayıcıları durdurmanızı istiyor. Siz de insanlık için bunu kabul ediyorsunuz. Aslında Toplayıcıları Reaper'ların kontrol ettiğini öğreniyorsunuz. İkinci oyunda'da Toplayıcıları durduruyorsunuz.

Üçüncü oyunda artık dünyadasınız ve Birliğin gözetimi altındasınız. Bir anda Reaper dünyaya saldırıyor ve sizin göreviniz de gidip yardım toplamak oluyor. Bana göre üçüncü oyun hikaye olarak en iyisiydi. Oyun sonu ile spoiler vermeyeceğim ama herkese şiddetle oynamasını tavsiye ediyorum.

Türler:

Turian


Turianlar insan ilk defa mass relayleri kullandıklarında ilk karşılaştıkları tür. Bu karşılaşma pek barışçıl olmadı ve First Contact War diye anılan bir savaş oldu. Sonuç olarak tatlıya bağlansa da hem insanlık hem de turianlar fazlaca kayıp verdi. Citadel konseyindeler.


Krogan



Kroganlar vahşi bir ırk. Genelde bilek gücünü daha çok önemsiyorlar. Turianlar ile yaptıkları savaş sonucunda Genophage adında bir biyolojik silahla üremeleri engellendi. Çok hızlı üreyen bir tür olan bu ırk Galaksiyi tehdit edecek kadar büyümüştü. Şimdiki kroganların en büyük hayali Genophage'in iyileştirilmesi. Genophage yüzünden Turianları ve Salarileri pek sevmiyorlar.

Quarian


Quarianlar yüzlerinde daima maskeyle dolaşmak zorundalar çünkü her an enfeksiyon kapabilirler. Oyunun belli bir kısmına kadar quarianları yapay zeka zannetmiştim :D Kendi vatanlarında yaşarken Geth adı verilen çok gelişmiş bir yapay zeka üretiyorlar ve yaptıkları ürün gerçekten kendi kişiliğini oluşturmuş bir yapay zeka olduğu için korkuyorlar ve programı kapatmak istiyorlar. Ancak Geth buna isyan ediyor ve Quarianlara savaş açıp onları gezegenden kovuyorlar. Quarianlar şu anda uzayda gemilerde yaşıyorlar. En büyük hayalleri bir gün anavatanlarını geri almak. 

Ayrıca quarianlar ergenliğe erişince Pilgrimage denilen bir hac yolculuğuna çıkıyorlar ve kendi teknolojilerini geliştirecek veya dikkate değer bir bilgi bulmadan geri dönmüyorlar. Bu da toplumlarının çok hızlı bir şekilde gelişmesini sağlıyor.

Oyun boyunca çoğu quarianın çoğunun kullandığı keelah se'lai'nin anlamı da çok özel.

Asari


Asariler çok uzun yılla yaşıyor ve asarilerin olgunlaşmasında üç evre var. Maiden, Matron ve Matriarch. Bana göre Mass Effect evrenindeki en ilginç ırk Asariler. Çünkü bu ırkta herkes dişi. Ayrıca hem ırklar arasında hem de kendi aralarında inanılmaz bir üreme yetenekleri var. Mesela bir krogan ve asari evlenip çocuk sahibi olurlarsa çocuk daima bir asari oluyor. Ayrıca cinsiyet de pek fark etmiyor. İnsan dişisi ve bir asari evelnirse yine çocuk sahibi olabiliyorlar. Biyolojik olarak çok ilginç bir ırk. 

Ayrıca galaksideki en gelişmiş ırklardan birisi ayrıca Citadel Konseyindeler.


Volus


Konsye dışı bir ırk. Garip bir konuşma şekilleri var sanki nefes nefese kalmış gibi konuşuyorlar. İnsanları pek sevmiyorlar.

Batarian


İnsanları pek sevmiyorlar. Oyun boyunca genelde batarianları kaçakçılık ve ona benzer suçlar işlerken gördüm. Pek sıcakkanlı bir ırk değiller.


Drell


Ana vatanları tahrip olunca hanarlar drelleri kendi vatanlarına götürdü. Böylece hanarlara büyük ölçüde borçlandılar. Ayrıca kendi vatanları kuru olduğu için o güne kadar yaşamadıkları problemler yaşamaya başladılar. Nemli hanar dünyasında nefes alamıyorlardı. Buna da 
Kepral's Syndrome adını verdiler. Şu anda tedavisi olmayan bir hastalık olsa da tedavi geliştirmeye çalışıyorlar.

Hanar


Bu denizanamsı ırk kendi kültürleri ve biyolojileriyle en garip ırklardan biri. Protheanlar'a tapıyor gibiler. Ve konuşma şekiller... This one .... Biraz garipler ama oldukça sevimliler de...


Salarian


Hızlı metabolizmalarıyla ömürleri kısa olsa da çok zeki bir ırk. Genellikle salarianları bilim adamı veya doktor olarak görüyoruz. Bana göre en uzaylı ırk salarianlardı. Hepimizin aklındaki yeşil uzaylı figürüne oldukça benziyorlar.


Prothean


Binlerce yıl önce Reaperlar tarafından yeryüzünden silinmiş bir ırk. Çok gelişmiş teknolojilerinin olmasının yanı sıra değişik yetenekleri olan da var. Şu anda evrende sadece bir tane Prothean var o da Javik.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

GİS Anatomisi

Oyun Tavsiyesi - Undertale

Kitap Tavsiyesi - Kızıl Veba